Friday, September 4, 2009

Ayvalık'ın en sevdiğim yanı İstanbul'a dönüşü değil.

turistlerden arınmaktayken ayrılıp bu şehir kalabalığına çarpmak hoş değil. şehrin beni gerçekten hasta ettiğini fark ettim. yarım saat uykuyla dün sabah gece otobüsünden indiğimden beri, en büyük kişisel tabularımdan birini yıktım (uzun sürdü), robert smith'in gözyaşlarıyla dolu küçük siyah bir kutu satın aldım, odamdaki ilkokul yıllarımdan itibaren kendini kalabalık yapmaya adamış kıyafet yığınının yarısını temizledim (faideli bi şekilde ama) kalkan toz sebebiyle nefes alma yetimi hepten kaybettim, sindirme yetimiyse otobüsün buzdolabı taklidinden dolayı çoktan yitirmiştim zaten. kardeşimin okulu tarafından annemin bir kitap için bayılması öngörülen 240 lirayı 60a indirmeyi başardım, halama uğradım, sonra yorgunluk ve halsizlikten bitap düştüm, ama hala konuşuyorum görüyosunuz ki.

beni çok feci çıldırtan bi olay var bu sıralar, gerçi gazeteyi veya televizyonu insanın bam teline vurulmadan açması imkansız ya;
şu ekonomi kampanyası, hani şu "sağlıklı bir ekonomi için alın, verin" diyen. ekonomist, ekonomi yazarı insanlar televizyonlardan, radyolardan, billboard'lardan insanlara hakaret ediyorlar resmen. işsizliğin, parasızlığın neresini anlamadınız?
oyuncak alıcak parası olup da yok istemem ben hiçbirşey, bu para kumbaramda dursun, mezara taşıyacağım diyen çocuk gördünüz mü siz? ya da eve götürecek ekmeği olmadan dur hanıma bir gül alayım diyen adam? demem odur ki, parası olanlar harcamayı gayet iyi biliyorlar, olmayanlar da inciniyorlar sizin bu sözlerinizden. hem de çok. hem ekonomiyi düzeltmek için parası olana alışveriş yapmayı öğütlemek de ne? bir insan durup dururken gidip bir çiçek, oyuncak alacağına, aynı parayla, aynı minicik parayla bir başkasına yardım etse daha iyi olmaz mı sizce? insanlara alışveriş yapmayı öğretecek reklamlara ihtiyaç yok, ancak bu ülkede, bu dünyada birilerine yardım etmek için canlarından verenler var da, seslerini duyuramıyorlar.

bi de cehepe bu "kedi uzanamadığı ciğere pis der" politikasını bıraksa, dünya bayram olsa. ağlamaklı oluyorum gerçekten.

gazeteyi açınca.

hani şu ikoncan lafını gerçek bir sözcükmüş gibi kullanan gazeteleri.

6 comments:

  1. ben de bu ekonomi reklamlarına feci gıcık oluyorum, bi de 3g reklamlarında yolda yürüyken, sıçarken fln video izleyen tiplerden,bişey daha dicektim yazarken unuttum iyi mi,neyse demem o ki, ey reklamcı ahalisi, adam gibi reklam yapın ya da hiç uğraşmayın!

    ReplyDelete
  2. O ekonomi reklamlarına ben de dehşet bir sinirle yaklaştım, öte yandaaaaaan;
    (Olaya çok pis objektif gözle bakacağım, öyle ki ben bile kendime gıcık kapacağım ama yine de) İnsanların parasız olduğu doğru, ancak şu esnada dünya bir ekonomik duraklama döneminde, bu noktada insan aklına harcamayı minimuma indirmek gerekiyor zira para yoksa alım da olamaz günümüz şartları içersinde. Ancak insanların parasız olmasının nedenlerinden biri de para sirkülasyonunun durmuş olması (ki eğer hafızam yanıltmıyorsa Great Depression döneminde de olay buna gelmiş ve insanlar almaya teşvik edilmişti vs vs). Dolayısıyla eğer para bir şekilde dolaşmazsa, yani imkanı olanlar da "Ay şimdi kriz zamanı buna niye para harcanır?..." derse bir kesim krizden en çok etkilenen olmaya devam edecektir. Özetle aslında önerdikleri şey (bunu parasızlıktan kaburgaları çıkmışlara önermiyorlar zaten) çok da mantıksız değil, hatta mantıksız değil. Bir de argument from authority olacak ama reklamdaki kişilerin bir bildiği vardır diye düşünüyorum. Zira adamlar benim kafamın hiç basamadığı bir konuyu master eylemişler ^^;
    Eğer buraya kadar okuduysan önce tebrikler, bir de bir şeyler daha söyleyecektim ama beynim kalmadı. Yarın seni bir ihtimal görürsem üzerine bilgi kusarım, olmazsa uzun bir mail yazarım.
    Mucuk...
    P.S: Ukalayım değil mi? argument from authority falan...öfff

    ReplyDelete
  3. charlotte'um; ben yazarken tekrardan sinirlendiğimden biraz aşırıya kaçmış olabilirim; ama işin özünde savundukları fikre karşı çıkmıyorum, bunu yapış biçimlerine karşı çıkıyorum. çünkü yani, parasın olmayan insan için, "hadi harcama yapalım dünyayı kurtaralım bak ne kolaymış" tadında reklamların, billboardların karşısında oturmak, bildiğin gurur kırıcı. mesela şu senin dediğin o kadar basite indirgenip o kadar anlaşılır ve ilgi çekici bir kampanya da yapılabilir ki duygu sömürüsü yapmadan.

    bunun dışında, ben de geldiğimden beri ikinizi bir arada görüp kendime minyatür bir doğumgünü kutlaması yapmak & hasret gidermek ateşiyle yanıp tutuşuyorum ancak şu halimle dışarı çıkmam pek akıl karı değil. stay tuned, çıkabilitem olduğunda haberdar edileceksiniz.

    ReplyDelete
  4. Bu günlerde kendin için "iyi" birşey istediğin anda kaybediyorsun.
    Eğer birşeyin yağını yiyiyorsan kessinlikle üzerindeki ayak izi hakkında şikayet edemezsin ya da billboardlar için.

    Açlık sınırda & açlıktan ölen insanlarsa, biz onların yemeğini atıp içme sularına sıçıyoruz zaten. Gurur mu demiştin.
    Don't use words I don't understand.

    Komik.
    (Project Runway ?!)

    Hediyen bende, ne zaman vereceğimi bilmiyorum.

    ReplyDelete
  5. İlk olarak, çoooook işim olduğundan PK'nın yazdıklarına "Ha tamam" diyorum
    Matmazel Luzrette'e ise, bırakın sıraya girmeyi sıradan çıktım ben, hatta şehğirden de çıkıyorum, buyrun tepe tepe kullanın :)

    ReplyDelete